DUYGU ODAKLI TERAPİ
Dünyadaki psikoterapi çalışmalarına baktığımız zaman literatüre girmiş 800 den fazla terapi ekolünün olduğunu görüyoruz (Özakkaş, 2014). Ancak bu terapi ekolleri iki noktada birbirinden ayrılır.
Birinci noktada hastanın geçmişini analiz ederek, anlayarak, yorumlayarak ve hastaya iç görü kazandırarak tedavi yapılması gerektiğini savunan “yoruma dayalı” çalışan terapi ekolleri yer alırken; ikinci noktada ise geçmişten ziyade bizzat terapi seyanslarında, şimdi ve burada, hastanın şikayetleri üzerine doğrudan çalışılması gerektiğini savunan,hastaya yeniden düzenleme, kabul, yararlanma ve farkındalık kazandırarak tedavi yapılması gerektiğini savunan“deneyime dayalı” çalışan terapi ekolleri yer alır. Yoruma dayalı terapiler özellikle 0-6 yaş ve gelişim dönemleri üzerine çalışan, psiko-sosyal gelişim ve psikanalitik temelli çalışan dinamik terapilerdir. Deneyime dayalı terapiler ise doğrudan hastanın semptomları üzerine çalışan davranışsal, bilişsel, duygusal ve nörobiyolojik terapilerdir (Tekneci 2016). Duygu odaklı terapi Leslie Greenberg tarafından literatüre kazandırılmış süreç odaklı deneyime dayalı psikoterapi yöntemidir (Sezgin 2016). Greenberg halen Kanada’nın Toronto eyaletinde York üniversitesinde akademisyen olarak çalışmaktadır. 73 yaşında olan Greenberg 25 yaşında bir mühendisken psikoloji asistanlığı yapan eşinin istatistik çalışmalarına yardım ederken psikolojiyle tanışır. 30 lu yaşlarda York üniversitesinde psikoloji asistanlığına başlayan Greenberg çalışmaları esnasında bütün insanla ilgili kuramsal yapıları inceleyince hiçbir kuramın duyguları konuşmadığını, duygular üzerine ciddi bir çalışma olmadığını fark eder. Böylece çalışmalarını duygular üzerine yoğunlaştıran Leslie “Duygu Odaklı Terapi” ekolünü literatüre kazandırır (Greenberg 2016). Duygulara Odaklanmak Neden duyguya odaklanmalı? Çünkü duygular bilgi içerir.Yaşanan tüm olaylar duygularla kodlanarak beyinde saklanır. Anılarla birleşen duygular ziplenmiş dosyalar gibidir. Bilinç dışında bastırılmış olan duygulara ulaştığımızda unutulan pek çok anıya ve anılara yüklenen anlamlara ulaşırız. Duygulanımlar davranışlarımızı yönlendirirler. Mesela korkunca uzaklaşırız.Şefkat duyunca yaklaşırız. Kızınca saldırgan davranışlar sergileriz. Üzülünce utanınca içimize çekiliriz. Duygular kimi zaman tehlikeli kimi zaman da zayıf düşürücü olarak algılanır ve duygulardan çekinir ve kaçarız. Duyguların yok sayılması yada inkar edilmesi de kişiyi bir robota çevirebilir. Ya da ilişki sorunları yaşanmasına neden olur.Çünkü ilişkiler duygularla kurulur. Duygusal tepkiler deneyim yoluyla öğrenilir.Öğrenilmiş duygusal deneyim ve tepkiler ise yeniden düzenlenerek, değiştirilebilir (Sezgin 2016).